Uzun yıllar alan çalışmaların ve seleksiyonlar sonunda et ve süt verimini artırmak amacıyla yüksek verimli sığırlar ıslah edilmektedir. Buna paralel olarak yüksek verimli hayvanların yüksek enerji ve besin ihtiyaçları yoğun ot yerine yoğun dane içerikli besinlerle karşılanmaktadır (1). Bir pehlivan tabi ki bulgur pilavı cacıkla beslenip şampiyon olamayacağı gibi yüksek verimli hayvanları da otla, çöple samanla beslemek ve onlardan da verim beklemek tabi ki saflık olur. Yüksek verimli sığırların beslenmesi özen ister, bunlara verilen nişastası bol ve yoğun enerjili yemlerin işkembedeki mikroorganizmalarca hızla fermente edilmesi sonucu yüksek miktarda laktik asit ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak işkembe pH’sında ya da asitliğinde düşüşler olur. Eğer işkembedeki pH seviyesi 5,2- 5,6’in civarına düşerse asidozis dediğimiz rahatsızlık meydana gelir ki bu da hayvanlarda yem yememe, topallama gibi problemler dolayısıyla verim kayıplarına sebep olur (2). Asidozis ahırlarda yaygın olarak görülür ve bu oran çoğu zaman %20’den az değildir (3, 4). ABD’de yapılan bir çalışmada asidosizin hayvan başına yıllık maliyetinin 500 dolar, süt kaybının da 3 kg/gün civarında olduğu hesaplanmıştır (5). Eğer bir de midedeki pH seviyesi 4’ün altına ani olarak bir süre düşerse sonuç ölüm olabilir. Bu nedenle hayvanların işkembe asitlerini dengeleyici sodyum-bikarbonat (soda) ve magnezyum dioksit sıklıkla uygulanmaktadır.
Klasik tarımda olsun organik tarımda olsun bitki hastalıkları ile mücadele etmeden kalite ve verimden bahsetmek zordur. Mevsimlerin değişmesiyle her an yeni bir hastalık etmeni türüyor ve bunlarla mücadele de oldukça masraflı hale geliyor. Bitki hastalıklarında aslan payı funguslarda (mantarlar), diğer adıyla mantarlarda; kök, gövde ve dal çürüklükleri, yaprak pasları, yaprak leke hastalıkları, kanserler bitkilerde önemli maddi kayıplara neden olmaktadırlar. Çoğu zaman ilaçlı tedavi önlemleri yerine kültürel önlemler tavsiye edilir temiz tohum kullanmaktan, uygun sulama yöntemlerine kadar ancak bir kere mevsim fungusların lehine gitti mi kültürel önlemler çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. En kısa ve etkili yol da fungusit dediğimiz mantar ilaçlarının kullanımı olmaktadır. Çoğu bakır bileşiği içeren bu ilaçlar fungusların hücresindeki mitokondri denilen organelin işlevini durdurup solunumunu engeller ve funsuları öldürür.
Reuters haber ajansının bildirdiğine göre Brezilya’daki kuraklığın mısır fiyatlarında Mart 2013’ten bu yana en yüksek artış oldu. En aktif mısır alışverişinin döndüğü A.B.D.’deki Şikago Borsasında da bu artışlar kendini bir hayli gösteriyor. Brezilya’daki kuraklığın bu artışlarda etkisinin büyük olduğu söyleniyor. Brezilya’nın 2020/2021 mısır üretim tahmini %8 azalmış durumda. Tahminciler Brezilya’da en az 10 milyon ton üretim azalması olacağını söylüyorlar, bu ise büyük bir rakam. Türkiye’de de mısır yetişen bölgelerde kuraklık riski az değil. Bu fiyat artışlarıyla alıcılar mısıra bu kadar para vermeye pek istekli görünmüyor uluslar arası borsalarda ama nereye kadar. Bu nedenle mısıra alternatif olarak buğdaya yönelme var bu da buğday ve soya fiyatlarını tetikleyecektir. Mahsulünüze iyi bakın, özellikle yabancı ot ve zararlı mücadelesini bırakmayın. Tabi ki bitkilerinizi katı ve sıvı gübrelerle iyi besleyin, zamanında sulamayı ihmal etmeyin, hasat kayıplarını azaltın her dane bir servet! Şu anda mısır için üst gübreleme zamanı. Üst gübrelemeyi sıvı gübrelerle takviye edebilirsiniz.
CoppaFort uzun süren araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda üretilmiş bir sıvı gübredir. İçerdiği suda çözünür bakır ve koruyucu takviye katkı maddeleriyle bitkilerinizi bakteriyel ve mantari hastalıklara karşı da koruyucu özelliği vardır. İçerdiği katkı maddeleri ve koruyucular etkisinin günlerce sürmesini böylelikle sistemik etkisiyle bahçenizde ve tarlanızda mantar ve bakterileri baskılayarak hastalıkların yayılmasına mani olur.
Baykuşları belki birçoğu uğursuz yaratıklar olarak görebilir. Ancak bu mübarek hayvanlar önemli bir fare avcısıdır ve sezonda 1000 tane fareyi mideye indirebilir. Bu nedenle baykuşların fare kontrolünde kullanılmasının ne denli kazançlı olduğuna da bakmak lazımdır. Yonca tarlasında yapılan bir karlılık analizi çalışmasında baykuşların yonca verimine en az %10 katkı verdiği, tarla etrafına baykuş yuvası yapmanın yapılmayanlara göre dekara 20 ile 80 ABD doları kazanç sağladığı belirtilmiştir (1). Üzüm bağlarında yapılan bir çalışmada ise bir baykuş ailesinin sezonda 7000’den fazla kemirgeni avladığı belirtilmiştir (2). Baykuş yuvalarının yapılmasıyla ortalama %35 kemirgen kontrolü sağlanabilmektedir (2). İspanya’da yapılan bir çalışmada tarla kenarına baykuş yuvası ya da tüneklerinin yapılmasıyla fare nüfusunun azaldığı tespit edilmiştir (3). Özetle uzun yıllar baykuşlara ev sahipliği yapacak küçük kulübelerin maliyeti dışında başka hiçbir masraf gerektirmeyen bu yöntemle hem doğal dengeyi hem de yoncalığınızı koruyabilirsiniz. Tehdidi algılayan fareler delikten dışarıya başını çıkarmayacaklardır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.